top of page
  • Black Facebook Icon
  • Siyah Heyecan Simge
  • Black Instagram Icon
  • Black Google+ Icon

Phantom of the Opera Müzikalinin Meşhur Yıldızı Sandra Joseph ile Bir Sohbet

  • Yazarın fotoğrafı: Görkem Eren
    Görkem Eren
  • 16 Şub 2018
  • 4 dakikada okunur


© sandrajoseph.com

Sandra Joseph, Broadway’in gelmiş geçmiş en uzun soluklu oyununun en uzun soluklu başrol oyuncusu sıfatıyla tanınır. Özdeşleştiği Christine rolüne, 2018’de, Operadaki Hayalet oyununun 30. yılında geri döndü Sandra Joseph. Bundan 30 yıl önce, 1988’de en iyi müzikal dalında Tony ödülüne layık görülmüştü Operadaki Hayalet. Yakın zamana kadar 130 milyon kişinin izlediği oyunun dünya çapında hasılatının, 5,6 milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

Broadway’de edindiği tecrübeleri konu alan “Aslolan Maskesini Düşürmek” (Unmasking What Matters: 10 Life Lessons from 10 Years On Broadway) kitabının yazarı Sandra Joseph ile gazeteci Darren Paltrowitz’in yaptığı röportaj:

En uzun soluklu müzikalin en uzun soluklu oyuncusu olduğunuz için şunu sormak istiyorum. Operadaki Hayalet için ilk anlaşmayı yaptığınızda kaç yıllık bir sözleşme imzaladınız ve kaç yıl bu oyunda yer almayı planlıyordunuz?

Sandra Joseph: Phantom’a ilk seçildiğimde, kalabalık sahnelerde birkaç farklı rolü oynayan bir figüran (ensemble) idim. O zamanlar 3 yıl kalmayı planlıyordum. Fakat bir sene sonra figüranlıktan Christine rolüne geçeceğimi tahmin edememiştim. Bir yıl Christine rolü ile ulusal turnelerde sahne aldıktan sonra, hayatımın terfisini alarak Broadway’e davet edildim. 10 yıl bile kalacağımı tahmin etmemiştim. Aynı zamanda başrol arkadaşım, Phantom’u oynayan Ron Bohmer ile gerçek hayatta da bir aşk yaşayıp evleneceğimi de tahmin etmemiştim. Hayatın sizi nereye sürükleyeceğini tahmin edemiyorsunuz.

Tüm bu zaman içinde oyunda değişiklikler oldu mu?

SJ: Yönetmen Hal Prince ve gösterinin tüm süpervizörleri, zaman içinde gösterinin tutarlılığının bozulmaması için büyük bir çaba sarfetti. İnsanlar bu gösteriyi o kadar çok sevdiler ve benimsediler ki, yıllar içinde ikonik bir hale geldi. Eski seyircilerimiz şundan emin olabilirler ki, bugün bile çocuklarını gösteriye getirdiklerinde, gençken kendilerinin tecrübe edip sevdiği sahnelerin, şarkıların aynı güzellikte sahnelendiğini göreceklerdir.


© onstageblog.com

Canlı performans için genelde tercih ettiğiniz bir favori şarkınız var mı?

SJ: Seyirci, dillere pelesenk olan Andrew Lloyd Weber bestelerine bayılıyor. Hala “Think Of Me”, “Wishing You Were Somehow Here Again”, “All I Ask Of You” ve gösterinin imza şarkısı olan “The Phantom Of The Opera” şarkılarını sık sık söylerim. Zamanında seyircinin arasında bulunmuş insanlarla gösteri dışı ortamlarda direk etkileşime geçebilmek, benim için eğlenceli bir tecrübe oluyor. Bir nevi 4. duvarı yıkıyorum.

Sahneden indiğim zaman, insanlar genellikle bana bu şarkılarla ilgili özel anılarını anlatıyorlar. “All I Ask Of You” şarkısı birçok düğünde ve nişanda çalınmış, bilindik bir şarkı olduğundan, bu şarkıları canlı söyleyerek insanlara özel anlarını hatırlatmayı seviyorum.

Müzikal Tiyatro dünyasına girmeden önce, herhangi bir grupla sahneye çıktınız mı? Veya tiyatro sahnesi dışında bir ortamda gösteri yaptınız mı?

SJ: İlk profesyonel anlamda vokallik işim, kuzey Michigan’da Schuss Mountain diye bir otelde, bir müzik grubuyla oldu. O zamanlar henüz üniversite öğrencisiydim. Bazı pop şarkıları ve müzikal şarkıları seslendirdik. Biraz utanarak itiraf ediyorum; genç, oturmamış soprano sesimle, Dream Girls’ten “And I Am Telling You I’m Not Going” şarkısını bile söylemiştim. O zamanlar 18 yaşındaydım ve daha iyisini görmemiştim. Pop şarkıları söylemekte hiçbir zaman iyi olmadım. Ben başından beri bir müzikal sopranosuydum.

20’li yaşlarımın başlarında, bazı yolcu gemilerinde de dans ve müzik gösterileri yaptım. Ama kendimi en çok müzikal tiyatroya ait hissettim. Benim ilk aşkımdı, ve benim sesime en fazla uyan müzik tarzıydı.


Unmasking What Matters: 10 Life Lessons from 10 Years On Broadway kitabınız yakında çıkıyor. Bu kitap için ne kadar süre uğraştınız?

SJ: Hiç sormayın! Kitabı yayına hazırlamam 10 yıldan uzun sürdü.

Sizin için son derece zahmetli ve sancılı dönemlerden edindiğiniz dersleri sayfalara dökmek için bu denli içgözlemsel bir süreçten geçmek sizin için zor oldu mu?

SJ: Evet, elbette. Sanırım yaptığım en zor şeydi. Yalnızca bir kitap yazmak için gereken disiplin ve özveri bir yana, sayfalarda yalnızca kendimi yansıtmak, herhangi bir maskenin arkasına saklanmadan, tüm çıplaklığımla ve dürüstlüğümle benliğimi okuyucuyla paylaşmak oldukça zordu. Gerçekten kırılganlık duvarını aşmayı, bildiğim tüm gerçekleri yeniden yaşamayı gerektiren bu yolculukta anlattığım her şey, kendi benliğime duyduğum şüphe ve korku ile ilgilidir. Umuyorum ki hikâyem, diğer insanlara da içlerindeki potansiyeli keşfetme ve büyük hedeflere inanma konusunda ilham verecektir.

Aynı zamanda konuşmacılık da yapıyorsunuz. Sahnede yaşadığınız tutkuyu konuşma yaparken de hissediyor musunuz? Yani sizin için şaşırtıcı derecede artistik bir tecrübe oluyor mu?

SJ: Yüzde yüz. Yalnızca bir başkası tarafından yazılmış ve mükemmelleştirilmiş bir metindeki karakteri canlandıran, senaryoya bağlı kalmak zorunda olan Christine’den; sahnede tüm hatalarıyla durup kendi hikâyesini, kendi karakteriyle anlatan konuşmacı Sandra’ya geçiş, ilk başta sinir bozucu olmuştu. Fakat sonra fark ettim, ki, bir başkasına ilham verecek mesajlarım vardı. Bu mesajı şekillendirmek ve insanlara ilham verecek, içlerindeki potansiyeli keşfetmeye teşvik edecek biçimde sunmayı öğrenmek benim içim mükemmel bir yaratıcı serüven oldu. Kendi otantik sesimi, bir konuşmacı olarak sahnede bulmak son derece tatmin ediciydi. Ve şunu dürüstçe söyleyebilirim ki, hayatımda yapmayı hayal edebileceğim en tatminkar iş şu anda budur.

Kariyerinizde ulaşmak istediğiniz başka hedefler de var mı? Örneğin, Law & Order dizisinin birkaç bölümünde rol almıştınız. Bundan sonra televizyona tekrar iş yapmayı düşünür müsünüz? Veya ikinci bir kitap yazmayı?

SJ: Yapmak istediğim bir diğer faydalı iş, kadınlarla ve genç kızlarla çalışmak, onlarla direk bağlantı kurmak ve geleceğin kadın liderlerine ilham vermek. Kadın sığınma evlerinde liderlik yapmak ve çalıştaylar düzenlemek; böylece kendim gibi bireysel şüphe ve korkuya yenik düşmüş insanlarla direk bağlantı kurmak istiyorum. Hepimiz biliriz ki, içimizde bir yerlerde, daha fazlasını yapabileceğimize inanan bir ses vardır. Söyleyecek sözümüz olduğuna, insanlara verebileceğimiz armağanlar olduğuna inanan bir ses vardır; fakat eleştiri, başarısızlık ve reddedilme korkusuyla kendimizi geri çekeriz.

Zihnimizi bu kısıtlayıcı düşüncelerden kurtarmak kolay değildir. Özellikle içine kapanık, duygusal ve hassas biri olarak, benim için kalabalığın karşısına çıkmak, tüm gözlerin üzerimde olduğunu bilmek hiçbir zaman kolay olmadı. Ama hayatım boyunca müzikal tiyatroya duyduğum tutku ve bağlılık beni her zaman ileriye gitmeye zorladı. Hayatı boyunca tutku ile bağlı oldukları şeyler konusunda atım atmak ve kendilerini ifade etmek için diğer kadınların elinden tutmayı gerçekten istiyorum.

Hayatınızın hangi evresinde sertifikalı bir yoga eğitmeni olmaya karar verdiniz? Bu konuda size ne ilham verdi?

SJ: Operadaki Hayalet’te oynarken yoga ile tanıştım ve gerçekten beni rahatlattığını, kaygılarımı unutturduğunu fark ettim. Bir süre eğitmenlik yaptım ve bundan keyif aldım. Ama hiçbir zaman profesyonel bir kariyer gözüyle bakmamıştım. Kendi tecrübelerimi geliştirmek için olabildiğince fazla öğrenmek istiyorum, hepsi bu.

Yoga ile ilgilenmediğiniz zamanlarda boş vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

SJ: San Diego’daki evimizde, kocamla birlikte, bahçemize gelen sinekkuşlarını beslediğim anlar, kendimi en mutlu ve huzurlu hissettiğim anlardır. Bazen de bir ağacın altında kitap okurken veya bahçedeki sincapların oyunlarını izlerken kendimi son derece keyifli hissediyorum.

Müzikal izleyicisi olarak en son izlediğiniz oyun hangisiydi?

SJ: Hamilton

Son olarak Sandra, çocuklara bir mesajın var mı?

SJ: Eğer benim gibi biri, yani Detroit’ten gelmiş, çekingen, utangaç bir kız çocuğu, korkularını yenip Broadway’in en uzun soluklu oyununda en uzun süre oynayan başrol oyuncusu olabiliyorsa, siz de kesinlikle kendinize duyduğunuz şüpheleri yenip hayallerinizin de ötesinde işler başarabilirsiniz.

Kaynaklar:

Commentaires


Adres
Üniversiteler Mh., Eskişehir Yolu No:1, ODTÜ, 06800 Çankaya/Ankara
İletişim
Sosyal Medya
  • Facebook - Black Circle
  • Siyah Heyecan Simge
  • Instagram - Black Circle
  • Google+ - Black Circle
Mail Listesi

Mail listemize katılın ve tüm etkinliklerimizden haberdar olun!

© 2017 by Müzikal Tiyatro. All rights reserved.

bottom of page