Çağımızın kucaklanan teması “reddedilmişlik”. Bu tema, kitaplardan filmlere bir çok sanat dalında yerini almaya başlıyor, bu alanlardan biri ise müzikal tiyatro. Konuları ister kilometrelerce öteden gelen bir göçmen, ister sosyal anksiyeteye sahip bir genç olsun; önceden önemsenmeyen hatta karikatürize edilen bu iki karakter grubu, müzikal tiyatro dünyasında oldukça kabul görüyor. Öyle ki bu konuları işleyen iki müzikal, iki yıl art arda “En İyi Müzikal” Tony Ödülüne layık görüldü! Bu müzikallerden ilki olan Hamilton müzikalini ve Tony Ödülleri’ni önceki bir yazımda incelemiştik. Sırada bahsedeceğimiz müzikal ise sosyal anksiyete ve intihar gibi toplumda farkındalıklarının arttırılması gereken konuları ele alan Dear Evan Hansen. Nitekim artık akıl hastalıklarının tabu olmadığı bir dünyada yaşamaya başlıyoruz. Bu gelişimde, bu hastalıklardan bahsedilmesi; önemli eserlerde ve önemli kişiler tarafından dile getirilmesi büyük bir rol oynuyor. Bunun yanında sosyal medya da, bu düşüncelerin ve bilincin yayılmasında önemli bir yere sahip.
2016 sonunda Broadway’de gösterimlerine başlayan Dear Evan Hansen müzikali de sosyal anksiyeteli, intihar girişiminde bulunmuş bir çocuğun hikayesini konu alarak pek çok -özellikle genç- insana erişiyor ve yalnız olmadıklarını hatırlatıyor. Öncelikle hikayenin baş karakterinden biraz bahsedeyim: Evan Hansen ağaçlara çok ilgi duyan oldukça yalnız bir çocuk. Bir gün çalıştığı parkta bir ağaçtan atlayarak intihar girişiminde bulunuyor ve kolu kırılıyor. Müzikalin başında Evan Hansen’a terapisti tarafından bir görev verildiğini öğreniyoruz. Evan’ın her gün “Sevgili Evan Hansen” hitabıyla kendisine, geçireceği günün neden güzel olacağıyla ilgili bir mektup yazması gerekiyor. Kolunun ağaçtan yanlışlıkla düşmesi sonucu kırıldığını zanneden annesi, ona arkadaş edinmesi için alçısını imzalatmasını öneriyor. Evan’ın kolunu sadece okulun asi ve Evan kadar yalnız olan öğrencisi Connor imzalıyor. Connor daha sonra Evan’ın "Sevgili Evan Hansen" mektuplarından birini buluyor ve bu mektubu Evan'ın kendisini kızdırmak için yazdığını düşünüyor. Connor intihar ettiğinde de ailesi cebinde bu mektubu bulunca Connor ve Evan’ın yakın arkadaş olduğunu zannediyor. Böylece Evan kendini oldukça zor bir durumun içinde buluyor ve Connor ile en yakın arkadaş olduğunu söylemek zorunda kalıyor. Daha sonra diğer iki okul arkadaşıyla Connor’ın anısına bir yardım etkinliği düzenliyorlar ve Evan duygusal konuşmasıyla sosyal medyada fenomen olup insanlara yalnız olmadıklarını fark ettiriyor.
Sosyal medyanın kimliğimiz belli olmadan yorum yazmamıza izin vermesi sebebiyle doğan siber zorbalık olaylarının fazlalığını düşünürsek, bu müzikalde sosyal medyanın tam tersi iyileştirici ve birleştirici bir gücü olması çok hoşuma gitti. Bunun yanında müzikalin bu kadar özel bir karakteri işlemesi ve böyle ağır bir konuyu müzikal yapıyla harmanlaması gerçekten büyüleyici. Yazımın bu noktasında müzikalin yaratıcı ekibindeki bazı isimlere de dikkat çekmek istiyorum.
Benj Pasek ve Justin Paul, Fotoğraf: Jenny Anderson
Dear Evan Hansen’ın bestelerini ve söz yazarlığını Benj Pasek ve Justin Paul ikilisi yapıyor. Bu ikilinin müziklerini yaptığı diğer projeler arasında the Greatest Showman ve City of Stars şarkısını herkesin diline dolayan La La Land de var. La La Land’in harika müzikleri olsa da, bu listede asıl dikkatimi çeken the Greatest Showman oldu. Çünkü aynı Dear Evan Hansen ve Hamilton gibi, The Greatest Showman de reddedilmiş ve dışlanmışların sesi oluyor. Pek çok farklı özellikteki insanı beyaz perdede temsil eden The Greatest Showman’i de en iyi anlatacak şarkı; şüphesiz 75. Altın Küre Ödüllleri’ nde “En İyi Orijinal Şarkı” ödülünü kazanan This is Me’ dir.
Bahsetmek istediğim bir diğer kişi ise sahne tasarımcısı David Korins. Korins, Dear Evan Hansen’ı alışılmış müzikal sahnesi tasarımlarından çok daha farklı bir şekilde tasarlıyor. Yatak ve komodin gibi oldukça basit dekorlarla mekan algısını oluştururken, sık sık sosyal medya görüntülerinin yansıtıldığı ekranlar kullanarak oyunun güncelliğine ve sosyal David Korins, Fotoğraf: Buck Ennis
medyanın oyundaki yerine katkıda bulunan eklemeler yapıyor. Tasarımcıyla ilgili bir başka özellik ise aynı zamanda Hamilton müzikalinin de sahne tasarımını yapmış olması.
Fotoğraf: Beren Demirci
Fotoğraf: Matthew Murphy
Fotoğraf : David Korins Design
Oldukça ciddi bir konuyu işleyen bir müzikalden bekleneceği üzere, bu müzikalde çok sayıda neşeli şarkı bulunmuyor. Fakat internette müzikalin şarkılarına göz gezdirirken, benim Evan Hansen rolünde izlediğim Micheal Lee Brown’ın güzel bir performansına denk geldim. Bu performansla ilgili verilebilecek eğlenceli bir bilgi ise, Brown’ ın bu üç rolün de yedek oyunculuğunu yapması. Umarım performansını siz de beğenirsiniz!
Comentarios