Oyunculuk eğitiminiz ilerledikçe, kendinizi belli bir tarzı benimsemiş bulabilirsiniz. İster eğitiminizin başında bu teorik bilgilere sahip olun, isterseniz eğitiminiz süresince organik bir biçimde kendi tarzınızı geliştirmiş olun, zaman içinde kendinizi bazı oyuncularla özdeşleştirmeye başlayabilirsiniz. Teorik bilgiye önceden sahip olmak, kendinizi istediğiniz tarzda eğitmenizi sağlayabilir. Öte yandan, tarzınızın tamamen organik bir biçimde ortaya çıkmasını istiyor olabilirsiniz. Her halükarda, belli başlı oyunculuk metodları ve bunların özdeşleştiği kişiler ile ilgili bilgi sahibi olmak, kariyerinizde size faydalı olacaktır.
Tiyatro eğitmenleri, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, çoğu zaman kendi yöntemlerini oyunculara dayatırlar. Kullandıkları metoda hayatlarını adamış olmaları, tek bildikleri metodun bu olması veya yalnızca maddi sebeplerle bu konuda objektif davranmamaları çok normaldir. Tüm bunlar anlaşılabilir ama eğer bir tiyatro eğitmeni size tek doğru yolun bu olduğunu, bu metodun sizi mükemmel bir oyuncu yapacağını veya diğer metodları kullananların başarılı olamayacağını söylüyorsa, oradan koşarak uzaklaşın. Gerçek şu ki, her oyuncu kendini belli bir metodla özdeşleştirebilir. Tek bir doğru metod yoktur. Bu metodları önceden tanımak ve bilmek, kariyerinizin başında size uygun okulu ve eğitmeni seçme imkanı sağlar. Peki nedir bu metodlar? Aşağıda, KC Wright oyuncusu ve Southern Oregon Universitesi’nde bölüm başkanı Prof. Dr. Jackie Apodaca tarafından kısaca açıklanmış oyunculuk metodları üzerine yazı ve diğer kaynaklara dayanan açıklamaları okumanız tavsiye ederiz.
Stanislavski
1800’lerin sonu ve 1900’lerin başı itibariyle ortaya çıkan Stanislavski sistemi olarak da bilinen bu akım; natüralist oyunculuğu ve duygusal inandırıcılığı savunur, oyuncuyu karakterin yerine koyarak “o olsaydı” sorusunu sormaya teşvik eder, karakterin motivasyonunu, hedeflerini ve engellerini tanımlamayı gerektirir. Kendini karakterin yerine koymak için sorularn “o olsaydı ne yapardı” sorusu, daha sonraki Stanislavski öğrencileri tarafından “magic if” olarak adlandırılmıştır. Bu teknik; yıllar içinde kişisel hafızaya dayanan duygusal hazırlıktan, daha fiziksel aktivite gerektiren, eyleme dayalı hazırlığa doğru evrilmiştir. Kısaca, Stanislavski metodu ile hazırlanan bir aktör, karakterin iç dünyasını algılamak için, çalıştığı karakterin belli bir anda nasıl hareket edeceğini devamlı sorgular.
Strasberg’in Metod Oyunculuğu
Stanislavski metodundan türemiş fakat belli noktalardan ondan ayrılan bu teknik, Lee Strasberg tarafından geliştirilmiştir. Stanislavski metodunu bir adım öteye taşıyarak, karakter ile kurulan duygusal tecrübeye dayanan egzersizlerin, oyuncunun günlük hayatına da taşınmasını destekler.
Adler
Bir Stanislavski öğrencisi olan Stella Adler, metodunu Stanislavski ve Strasberg üzerine inşaa etmiştir. Adler’in metodu, Strasberg’inkinden duygusal belleğin yanısıra, hayalgücünü de kullanmasıyla ayrılır. Kendisi bunu şu sözleriyle belirtmiştir: “Bir rol yaratmak için tecrübe ettiğim duyguları şablon olarak kullanmak (örneğin annem öldüğünde hissettiklerim) son derece hasta ve şizofrenik bir yöntem. Eğer oyunculuk buysa, bunu yapmak istemiyorum.”
Meisner
Meisner, öğrencilerine “verilen hayali koşullarda, gerçekleri yaşamayı” öğütlemiştir. Oldukça pratik bir yaklaşım olan “tekrarlama egzersizlerinde” iki aktör karşılıklı oturur ve devamlı tekrarladıkları bir replikle duruma tepki verirler. Bu egzersiz sayesinde, metod oyunculuğu yönteminin karmaşası kırılmış olur. Teknik daha açık, anlaşılır, esnek ve karşılıklı dinlemeye dayalı bir hale gelir.
Chekhov
Stansilavski’nin favori öğrencilerinden olan Chekov, oyunculukta “psiko-fiziksel” yaklaşım konusunda bir öncü olmuştur. Bu teknik, zihin, vücut ve bilinci duygulara tercih etmektedir. Bu deneysel tekniğin egzersizlerinde oyuncular, soyut duygu ve arzuları somut jestlerle canlandırmaya çalışırlar.
Pratik Estetik
Bu eylem-bazlı oyunculuk tekniği, oyun yazarı David Mamet ve aktör William H. Macy tarafından geliştirilmiştir. Stanislavski ve Meisner’in tekniklerinden elemanlar kullanır. Bir sahneyi 4 adımda analiz eden egzersizlerinde, bir eylemin sonrasında olanlara odaklanılır. Aktörlerin özellikle sahnede fiziksel olarak nelerin olup bittiğine ve diğer karakterlerden ne beklendiğine odaklanmaları istenir.
Hagen
Uta Hagen’in tekniği, gerçekçiliği diğer her şeyin üzerinde tutar. “Yerine koyma” tekniği, aktörlerin belli bir durumda kendi tecrübelerinden doğan duygusal tepkileri vermelerini bekler. Uta Hagen’in meşhur egzersizinde aktörden 3 aşamalı sorular sorması beklenir. Örneğin sahneye girip “ne yaptım”, “şu anda ne yapıyorum” ve “istediğim ilk şey nedir” soruları sorulur.
Viola Spolin’in Oyunları
Viola Spolin’in eşsiz “Tiyatro oyunları” yaklaşımı, yönetimsel ve doğaçlamaya dayanan egzersizler içerir. Aktörlere bu şekilde anı yaşamayı ve bulundukları durumda hızlı ve gerçekçi tepkiler vermeyi öğretir. Her oyun, bir soruna odaklanır. Konular kişisel bellekten, içerikten ve yaştan bağımsızdır. Amaç, kısa zamanda konsantre olma ve hızlı tepkiler verme yeteneğini kazanmaktır.
Kaynak:
Comments